22 Ekim 2013

Aksilik

Her takımın kritik oyuncuları vardır. Dün oynayan Beşiktaş'ın da kritik iki oyuncusu Oğuzhan ve Hutchinson yoktu. Bu yetmezmiş gibi maçın başında ısınırken sakatlanan Sivok da yerini Ersan'a bırakınca, Beşiktaş bir anda 3 önemli isminden yoksun çıkmak durumunda kaldı. Ayrıca 1 yabancı hakkını da hiç kullanamadan çöpe atmış oldu. 3 eksiği bir takım kaldırabilir belki ama bu yeni yapılanan bir takım ise o kadar kolay olmuyor malesef. 2 senedir beraber oynayan Selçuk ve Melo aynı anda oynamadığında Galatasaray nasıl bocalıyorsa, Beşiktaş da öyle bocaladı. Eksik olan isimler kenar oyuncuları olsa takım belki bu derece etkilenmezdi. Daha çok merkezden oynanan bir ligde bu eksiklikler ister istemez göze batıyor.

Buna rağmen Beşiktaş ciddi pozisyonlar yakaladı ama gol atamadı. Veli ve Fernandes'in ya da Olcay ve Almeida'nın paslaşmaları sonucu oluşan pozisyonlar bunlardan en önemlileriydi. Bunların dışında önce Almeida'nın, sonra Gökhan'ın şutları da sayılabilir. Bu saydıklarımdan üç tanesinin maçın henüz 15. dakikası olmadan yaşandığının da altını çizmekte fayda var. İkinci devrede de durum farklı değildi. Duran toplardan yakalanan pozisyonlar normal şartlarda Beşiktaş'ın skor değiştirdiği anlardan farklı değildi. Kısaca Beşiktaş yine skor değiştirecek performansı sergiledi ama beceri konusunda eksik kaldığından sonuç değişmedi. 

Beşiktaş'ın son 3 maçta sadece 1 gol atması tesadüf değil. Hatta buna Galatasaray maçının ikinci devresini de eklersek 3.5 maç oluyor. Takım bir çok pozisyona girmesine rağmen, bunları gol ile sonuçlandırmakta zorlanıyor. Ciddi bir sorun değil gibi gözükse de, uzun vadede sorun yaşamamak adına gerekli hazırlıkların yapılması şart. Bu aşılabilir bir sorun ve kısa sürede sakat oyuncuların da takıma katılmasıyla düzelecektir. Takımın temposu ile beraber pozisyonların zorluğu da azalacaktır ve bu rakamsal olarakta yansıyacaktır. 

Sezonun en çok dikkat çeken iç saha performanslarından birini Gaziantepspor'a karşı oynadı siyah beyazlılar. Bu maçtaki sakinlik ve oyuna hakim olma becerisi rakibin maç bitmeden çok önce direncini kırmıştı. Bu dolayısıyla oldukça rahat bir galibiyete sebep oldu. Benzer bir oyunu Bursaspor karşısında da izledik. Israrla yerden oyun kurmaya çalışan, rakibe önde baskı uygulayıp dar alanda oynamaya çalışan bir takım izliyorduk. Beşiktaş, Galatasaray maçından sonra bu sakinliğini yitirmeye başladı. Takım eskisi kadar oyuna hakim olamıyor. Yaşanan sakatlıklar kadar, hocanın kenarda olamamasının da bunda parmağı var. Bu takımın eğer başarılı olma ihtimali varsa, o akıllı ve domine eden oyun anlayışı ile var. Ne olursa olsun buna sadık kalınmalı.

Beşiktaş'ın Fenerbahçe derbisine kadar oynayacağı 4 maçı var. Bunlar sırasıyla Akhisar, Karabükspor, Kayserispor ve Konyaspor ile. Beşiktaş eğer bu 4 maçı kayıpsız atlatırsa, derbiye çok rahat çıkacak. O açıdan asıl lig şimdi başlıyor da diyebiliriz. 


Not. Birileri Yunus Yıldırım'a barajların 9.15m mesafede olması gerektiğini hatırlatsın.

14 Ekim 2013

Milli Hatıralar

Zamanını hatırlamıyorum bile. Seneler öncesi havlu attığımız bir grup maçı ve yeni hocamız Fatih Terim önderliğinde sahaya çıkan milli takım, kendinden hiç beklenmedik şekilde 2-1 Norveç'i yeniyordu. O dönem daha yeni yeni parlayan Ertuğrul, o gün attığı gollerle benim için adeta halk kahramanı olmuştu. İnsanların genel tepkisini hatırlamıyorum ama o gün benim için milli takım özelinde bir dönüm noktasıydı. Biz sanki o gün futbol oynamaya başladık. Aynı grup maçlarında San Marino'dan gol yemişliğimiz hatta puan vermişliğimiz vardı. O yüzden şeritli formayı sevmem, hep kötü hatıraları vardır. Sonra O geldi göreve ve o grubun son maçı da işte bu Norveç maçıydı.

O grubu o zaferle bitirmiştik. 94 Dünya Kupası'nda hayranlıkla izlediğimiz Brezilya, Nijerya hatta dopingli Maradona ve diğer efsane takımlar, isimler. Çoğu sonra geldi buralarda futbol oynadılar. Mesela Hagi, Popescu, Anderson, Amokachi, Okocha, Letchkov gibi. Bu maçların ardından 96 elemeleri başlamıştı ve milli takım İsveç, İsviçre, İzlanda ve Macaristan ile aynı grupta yer alıyordu. Bu grupta birinci olan doğrudan, ikinci olan da 8 grup içinde en kötü 2'de yer almıyorsa o da doğrudan katılıyordu. O dönemin İsveç'i grubun değil, nerdeyse turnuvanın favorilerindendi, zira Amerika'da oynanan turnuvada dünya üçüncüsü olmuşlar ve efsane bir kadroya sahiplerdi. Aynı şekilde İsviçre de oldukça güçlü bir ekipti.


İlk rakibimiz Macaristanla berabere kalmıştık ama asıl patlamayı İzlanda karşısında yapmıştık. İzlanda'yı adeta sahadan silmiştik o gün. Saffet ve Hakan'ın harika performansı ve kapanışı yapan Sergen Yalçın, skor 5-0! Bu maçın ardından içerde İsviçre'ye kaybetmiştik ama bu düşüş uzun sürmemişti. Dünya Kupası'nın efsane ekibi İsveç'i içerde 2-1 yenmiştik. Sergen'in o güzel kafa vuruşu ve kaleci Ravelli'nin şaşkınlığı hala gözlerimin önünden gitmez. Kalan grup maçlarında da oldukça iyi mücadele edip (Bkz. İsviçre ve İsveç deplasmanları) ilk defa bir Avrupa Şampiyonasına gitmeye hak kazanmıştık.


Milli takımın milli takım olması benim için o gün başlamıştır ve Fatih Terim bu tarihin mimarıdır. Bize korkmadan oynamayı, hırsı ve Hiddink'in de dediği gibi Turkish Way'i öğreten kişidir. O günden sonra aynı duygularla mücadele etmeyi benimsemiş diğer iki büyük isim Mustafa Denizli ve Şenol Güneş de bu felsefeye ihanet etmediler ve onlar da bize güzel zaferler yaşattılar. Bize kazandırdıkları özgüven sayesinde ilerleyen dönemlerde, nasıl gidemeyiz bu turnuvaya der hale geldik hatta. Rakibin kim olduğunun önemi yoktu bizim için, çünkü yenemeyiz denen nice takımları yenmiştik.

Biz yine tarihi bir maça çıkıyoruz. Bir kaç ay önce umudumuzu yitirdiğimiz, oyuncularımızı sorguladığımız noktadan final maçına çıkma noktasına geldik. Kazanırız ya da kaybederiz mühim değil ama son saniyeye kadar yürekten mücadele edeceğimize eminim.

Başarılar TÜRKİYE!

7 Ekim 2013

İnadına Beşiktaş

Beşiktaş zora düşmeye görmesin, büyük taraftarı omuz vermeyi eksik etmiyor. Olaylı Galatasaray derbisi harika bir projeye ön ayak oldu. Proje'nin adı İNADINA BEŞİKTAŞ!

Bu kapsamda taraftarsız oynanacak Rizespor maçına hatıra bilet uygulaması ile beraber, bir de ''İnadına Beşiktaş'' tişörtleri satışa çıkıyor. Tüm taraftarlar tişörtlere ve hatıra biletlere Kartal Yuvaları üzerinden ulaşabilecek.

Beşiktaş'ın sahipsiz olmadığını, taraftarımızın dosta düşmana bir kez daha göstereceğinden hiç şüphem yok. Onun için bu projeyle gücümüzü tekrardan gösterme fırsatı sunan kulübümüzün yetkililerine bir kez daha teşekkürler.






''Vicdanımızın yüceliği ve gönüllerimizin inceliğini kimse daha fazla sınamaya kalkmasın.''

Alayına İsyan, İnadına Beşiktaş!