14 Ekim 2013

Milli Hatıralar

Zamanını hatırlamıyorum bile. Seneler öncesi havlu attığımız bir grup maçı ve yeni hocamız Fatih Terim önderliğinde sahaya çıkan milli takım, kendinden hiç beklenmedik şekilde 2-1 Norveç'i yeniyordu. O dönem daha yeni yeni parlayan Ertuğrul, o gün attığı gollerle benim için adeta halk kahramanı olmuştu. İnsanların genel tepkisini hatırlamıyorum ama o gün benim için milli takım özelinde bir dönüm noktasıydı. Biz sanki o gün futbol oynamaya başladık. Aynı grup maçlarında San Marino'dan gol yemişliğimiz hatta puan vermişliğimiz vardı. O yüzden şeritli formayı sevmem, hep kötü hatıraları vardır. Sonra O geldi göreve ve o grubun son maçı da işte bu Norveç maçıydı.

O grubu o zaferle bitirmiştik. 94 Dünya Kupası'nda hayranlıkla izlediğimiz Brezilya, Nijerya hatta dopingli Maradona ve diğer efsane takımlar, isimler. Çoğu sonra geldi buralarda futbol oynadılar. Mesela Hagi, Popescu, Anderson, Amokachi, Okocha, Letchkov gibi. Bu maçların ardından 96 elemeleri başlamıştı ve milli takım İsveç, İsviçre, İzlanda ve Macaristan ile aynı grupta yer alıyordu. Bu grupta birinci olan doğrudan, ikinci olan da 8 grup içinde en kötü 2'de yer almıyorsa o da doğrudan katılıyordu. O dönemin İsveç'i grubun değil, nerdeyse turnuvanın favorilerindendi, zira Amerika'da oynanan turnuvada dünya üçüncüsü olmuşlar ve efsane bir kadroya sahiplerdi. Aynı şekilde İsviçre de oldukça güçlü bir ekipti.


İlk rakibimiz Macaristanla berabere kalmıştık ama asıl patlamayı İzlanda karşısında yapmıştık. İzlanda'yı adeta sahadan silmiştik o gün. Saffet ve Hakan'ın harika performansı ve kapanışı yapan Sergen Yalçın, skor 5-0! Bu maçın ardından içerde İsviçre'ye kaybetmiştik ama bu düşüş uzun sürmemişti. Dünya Kupası'nın efsane ekibi İsveç'i içerde 2-1 yenmiştik. Sergen'in o güzel kafa vuruşu ve kaleci Ravelli'nin şaşkınlığı hala gözlerimin önünden gitmez. Kalan grup maçlarında da oldukça iyi mücadele edip (Bkz. İsviçre ve İsveç deplasmanları) ilk defa bir Avrupa Şampiyonasına gitmeye hak kazanmıştık.


Milli takımın milli takım olması benim için o gün başlamıştır ve Fatih Terim bu tarihin mimarıdır. Bize korkmadan oynamayı, hırsı ve Hiddink'in de dediği gibi Turkish Way'i öğreten kişidir. O günden sonra aynı duygularla mücadele etmeyi benimsemiş diğer iki büyük isim Mustafa Denizli ve Şenol Güneş de bu felsefeye ihanet etmediler ve onlar da bize güzel zaferler yaşattılar. Bize kazandırdıkları özgüven sayesinde ilerleyen dönemlerde, nasıl gidemeyiz bu turnuvaya der hale geldik hatta. Rakibin kim olduğunun önemi yoktu bizim için, çünkü yenemeyiz denen nice takımları yenmiştik.

Biz yine tarihi bir maça çıkıyoruz. Bir kaç ay önce umudumuzu yitirdiğimiz, oyuncularımızı sorguladığımız noktadan final maçına çıkma noktasına geldik. Kazanırız ya da kaybederiz mühim değil ama son saniyeye kadar yürekten mücadele edeceğimize eminim.

Başarılar TÜRKİYE!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder