11 Aralık 2012

Beşiktaş 2-2 Eskişehirspor

Beşiktaş ligin 15.haftasında kendi evinde ligin iyi futbol oynayan ekiplerinden biri olan Eskişehirspor ile karşılaştı. Kalan kritik üç maçtan ilki olan bu maçı, zirvede sağlam bir şekilde durabilmek için kazanmak gerekiyordu.

Beşiktaş her zaman yaptığı gibi maça fırtına gibi başladı ve kısa süre içinde iyi bir sezon geçiren Holosko ile öne geçti. Ardından güzel futbolunu da sürdürdü ve ilk yarı boyunca genel performansının da ötesinde bir oyun sergiledi. Kaçan pozisyonlar bir kenara, maçı tam anlamıyla domine eden taraf olmuştu Kara Kartal. Değerlendirilemeyen pozisyonlardan 2 dakikalık bir klip bile yapılabilirdi.

Aynı futbol anlayışı ikinci devrede de devam etti. Beşiktaş rakibe üstünlük sağlamanın dışında, diğer maçların aksine bu sefer boş alan da bırakmıyordu. Bu başarılı performans Eskişehir'in savunma anlayışında da risk almasına ve oyuncuların hatalı pozisyon almalarına sebep verdi. Bu sırada yakalanan pozisyonların birinde Oğuzhan'ın Almeida'nın sol ayağına servis ettiği pas ile skor 2-0'a taşınmış oldu. Almeida topa vuruşu ile siz bana böyle pas verirseniz, ben ayağımla da atarım der gibiydi. Oğuzhan'ın o aradan Almeida'nın önüne bıraktığı pas bile, ne derece akıllı bir oyuncu olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Diğer maçlarda olduğu gibi siyah beyazlılar skoru iyice ele geçirince, yine geriye yaslanmaya başladılar. Buna rağmen ciddi hatalar yaşanmazken, Necibin kontrolsüz müdahelesinde Diego yerde kaldı ve hakem Barış Şimşek penaltı noktasını gösterdi. Ortayı yapanın (Servet) ve pozisyona giren oyuncunun (Diego) rakibin stoper ikilisi olması ise rakibin kontrolü yitirdiğinin aslında en güzel göstergesiydi.

Penaltı sonucu skor 2-1'e gelince, Beşiktaş yine o gereksiz ürkek oyun anlayışına büründü ve kısa sürenin ardından son saniyelerde rakibin 80 metreyi paslarla geçmesi sonucu oyuna dengeyi getirdi. Golü yerken geride 6 oyuncunun olması ise sorunun dengesiz yakalanmaktan çok, psikolojik olduğunu göstermiş oldu. McGregor'un ise yakın köşe yerine, uzak köşeyi kapatması ise topun ağlarla buluşmasını kolaylaştıran bir başka faktördü.

Bu sorunun çözülmesi için bazı çalışmalar yapıldığını, Aybaba'nın akşam lig tv'de yaptığı açıklamalardan anlıyoruz. Hilbert'in mesela son dakikalarda dahi skoru değiştirmek için kendini ileri atmasından örnekleyerek bunlardan bahsetti. Belkide bu takımı durdurmamak gerekiyordur? Benzeri örneklerini özellikle Hollanda liginin takımlarından izliyoruz. Bu takımlar skordan bağımsız bir şekilde, öncelikle devamlı önde baskıyı sürdürmek hedefindedir. Belki de değişime burdan başlamak gerekiyordur diye düşünüyorum. Sadece bireysel anlamda bu oyuncular buna nasıl motive edebilinir, nasıl hazırlanılır ona çalışmak gerekir. Sonuç itibari ile Beşiktaş önemli bir maçtan 1 puanla ayrıldı ama bu kayıp 80 dakika boyunca gösterilen performansı kesinlikle gölgelemedi. Önemli olanda bu diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder