21 Aralık 2012

İlk Yarı Analizi - 12/13

Cuma günü oynanan Kayserispor maçı ile ligin ilk devresi Beşiktaş adına tamamlanmış oldu ve bir ilk yarı değerlendirmesi yapmanın gerekli zamanı geldi. Beşiktaş'ın sergilediği 17 maçlık lig performansı ile başlayıp, oyuncuların bireysel performanslarını analiz edip, en sonunda da eksiklere değineceğim. Son olarak da transfer konusunda da neler yapılması gerektiği konusunda düşüncelerimi ekleyeceğim.

Beşiktaş sezona oldukça karmaşık bir ortamda başladı, fakat ligin belli dönemlerinde gösterdiği performans ve güzel futbolla isminden en çok söz ettiren takımlardan biri olmayı başardı. Kara Kartal sezon öncesi iki büyüklü lig olmaya doğru gidiyoruz, bu takım sahaya dahi çıkamaz, sezon sonunu göremez diyenlere en güzel cevabı sahada verdi ve bir kez daha ne kadar büyük bir camia olduğunu göstermiş oldu.

En Golcü Takım

Beşiktaş 17 maç sonunda attığı 38 gol ile ligin en çok gol atan takımı oldu ve 2.23 gol ortalamasına ulaştı. Bu rakam son 5 sezonda ise sırasıyla 22, 28, 20, 25, 18 gol şeklinde olmuştu. Kısaca şampiyonlukla sonuçlanan en yakın sezona dahi 10 gollük bir fark atmış oldu. Bu rakama nasıl ulaşıldığına daha sonra bireysel oyuncu değerlendirmelerinde tekrar döneceğim.

Buna karşın kalesinde gördüğü 25 gol ile ise, bu sezon en çok gol yiyen 6. takım oldu. Beşiktaş'ın maç başına yakaladığı ortalama ise 1.47 gol. Geçmiş 5 sezonda devreyi sırasıyla 14, 18, 10, 18, 17 gol yiyerek kapatan siyah beyazlılar için bu rakam ufak bir rekor diyebiliriz. Bu konuya da daha sonra detaylı bir şekilde değineceğim.

İç Saha ve Deplasman Karnesi

İç saha karnesine baktığımızda ise bu sezon yakalanan 9 maçta 16 puan ise oldukça başarısız olarak değerlendirilebilir. Maç başına bir değerlendirme yapıldığında ortaya çıkan rakam 1.77 puana denk geliyor. Fenerbahçe'de bu rakam 16.hafta itibari ile 2.37 iken, Galatasaray'da ise 2.12 puan. Kısaca iç sahada rakiplerinden çok daha zayıf bir durumda Beşiktaş. Bu sezon 4 beraberlik,1 yenilgi ve sadece 4 galibiyetle oldukça kötü sezonlardan birini yaşıyor. Kapalı tribün için uygulanan kombine ve bilet fiyatı politikasının da bunda payı olduğunu düşünüyorum. Berabere kalınan Trabzonspor ve Galatasaray maçlarında şans ve hakem faktörleri söz konusu olsa da, Bursaspor ve Eskişehir maçlarında ise takım savunmasındaki inanılmaz hataların bedelini ödemiş oldu Beşiktaş. Kaybedilen Sivasspor maçında da geçmiş sezonlardaki kaybedilen iç saha maçlarının bir kopyasını izlemiştik; Hakim taraf olunmasına karşın, bireysel hatalar yüzünden kaybedilen 3 puan!

Beşiktaş'ın dış saha performansı ise topladığı puana bakıldığında oldukça başarılı denebilir. Deplasmanda oynadığı 8 maçtan toplamda 14 puan toplamayı başardı ve maç başına 1.75'lik puan ortalamasını tutturdu. Topladığı puanlar ile 15 puanlı Galatasaray'ın (16.hafta itibariyle) arkasından ikinci sırada yer almayı başardı. Galatasaray'ın ortalaması ise 1.88 puan. Beşiktaş'ın ligde daha kolay sayılabilecek deplasmanları ilk yarı itibari ile oynamış olmasını da belirtmekte gerekiyor. Mesela Bursa, Eskişehir, Sivas, Trabzon, Galatasaray gibi deplasmanları ikinci devre oynayacak. İlk devre zor tabir edilebilecek deplasmanlardan Gaziantep, Ordu, Fenerbahçe ve İBB maçlarını geride bırakmış olması da önemli bir avantaj. Bu dört maçtan toplanan 4 puan ise, mevcut kadronun bu konuda yetersiz kalacağının sinyallerini veriyor aslında.

Kaleci Performansları

Kaleci performanslarına baktığımızda ise Cenk Gönen'in ligde 2 maçta forma giydiğini görüyoruz. Bu karşılaşmalar sezonun ilk maçı olan İBB ve Galatasaray derbisi. 2 maçta 4 gol yiyen Cenk'in bu maçlarda kaleyi bulan 7 şutta başarılı bir performans sergilediğini görüyoruz. McGregor ise 15 maç forma giydi ve bu maçlarda toplamda 20 gol (+1 gol Kayserispor) yedi. Bu maçlarda yaptığı başarılı kurtarış sayısı ise 24. Aşağıdaki tabloda iki ismin ortalamalarını daha detaylı bir şekilde görebiliyoruz (Kayserispor maçı dahil edilmedi). Kupa maçlarını değerlendirmenin genel oyuncu tercihlerinden ötürü, hataya sebebiyet verebileceğini düşündüğüm için değerlendirmelere almadım.



Defans'ın Performansı

Defanstaki tercihlere baktığımızda ise merkezde en çok forma giyen oyuncular olarak karşımıza sırasıyla Tomas Sivok, İbrahim Toraman ve Ersan Gülüm çıkıyor. İbrahim Toraman forma giydiği maçların 10 tanesinde stoper olarak görev aldı. Bu maçlarda Beşiktaş 15 gol yerken, orta alanda forma giydiği maçlarda ise sadece 7 gol yedi. Yukardaki hesapta yenilen gol ortalamasının 1.47 olduğunu dikkate alırsak, stoperde Toraman'ın forma giydiği maçlarda bu yüksek ortalama ufak bir oranda aşılmış oluyor.

Sivok ise 1-0 kaybedilen Sivasspor maçı haricinde bütün maçlarda forma giyerek devreyi tamamladı. Gaziantepspor maçında yapmış olduğu gereksiz penaltı dışında, genel performansına bakıldığında oldukça iyi bir devreyi geride bıraktığını söyleyebiliriz. Takım geçmiş sezona göre duran toplarda daha etkisiz olmasına rağmen, attığı 3 golle bu özelliğini de sürdürüyor. Ersan ise kadroya sonradan dahil olan isimlerden biri oldu. Fenerbahçe maçının ikinci devresi itibari ile şans bulmaya başlayan Ersan, gösterdiği performansla son haftalar haricinde oldukça başarılı oldu. Onun forma giydiği  8,5 maçta yenilen 11 gol genel ortalamanın ufak farkla altında kalıyor. Bu isimler dışında forma giyen Escude ise ligde oynadığı Galatasaray, Sivasspor ve Fenerbahçe maçlarında uyumsuzluğu ile dikkat çekti. Gerçi 45 dakikalık Fenerbahçe maçında sol bek olarak oynadığını da belirtmek gerekir. Aşağıdaki tabloda geride kalan 17 maçın stoper ikililerini değerlendirebilir ve yenilen gol adetlerini inceleyebilirsiniz.


Stoperler kadar savunmanın önemli parçalarından biri de beklerdir. Milli takım maçında İsmail'in sakatlanması ve ardından Emre Özkan,Tanju Kayhan'ın kadro dışı bırakılmasıyla, sol bekteki görev Uğur Boral'ın oldu. Gökhan Süzen transferi son anda şartlar ve Emre'nin tavrından dolayı gerçekleşmeyince işlerin iyi gitmeyeceği aslında en başından beri belliydi. İşler iyice karmaşıklaşınca Emre tekrardan kadroya dahil edildi ama pek forma şansı bulamadı. Sağda ise Hilbert alternatifsiz olmasına rağmen harika bir mücadele gösterip, ilk devrenin Beşiktaş adına en uzun süre forma giyen oyuncusu oldu. Sadece sarı kart cezalısı olduğu Antalyaspor maçında forma giyemedi. Uğur Boral ise bütün maçlarda forma giydi ve Fenerbahçe maçı dışında oynadığı bütün maçlarda sol bek olarak sahadaki yerini aldı. Bu oyuncuların performanslarını ve genel savunma zaaflarını yenilen goller üzerinden değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan aşağıdaki tablo önemli.


Yenilen gollere bakıldığında Uğur Boral'ın Galatasaray, Bursaspor, Antalyaspor maçlarında kademe hataları yaptığını, Sivasspor maçında da bireysel bir top paylaşımı hatasına sebebiyet verdiğini görüyoruz. Bunun dışında Fenerbahçe karşısında sol açık olarak forma giydiği maçta Gökhan Gönül'ü takip etmemesi ve Escude'nin de yetersiz oyunu yüzünden yenilen iki golde de hatalarının olduğu göze çarpıyor. Bazı duran top organizsyonlardaki adam paylaşımında yapılan hatalara girmiyorum ama bu konuda da markaj konusunda eksikliklerinin olduğunu görüyoruz. Hilbert'in göze çarpan hataları ise, rakibin kontra ataklarında kendisinin pozisyonunu yitirdiğini ve arkasına sarkan oyuncuları yakalamakta güçlük çekmesi diyebiliriz. Golle sonuçlanan bu hatalardan en önemlileri Bursaspor,Eskişehirspor ve son oynanan Kayserispor maçlarında rakibin atmış olduğu goller diyebiliriz. Üç maçta da Beşiktaş'ın o an önde olduğunu da atlamamak gerekir. Yenilen gollerden bir çoğunun duran toplardan kaynaklanması ise bu konuda takım savunmasında zaafların olduğunu gösteriyor.

Orta Saha Performansı

Beşiktaş'ın bu sezon en ilginç performansı ise orta alanda yaşandı. 4-3-3'lü oyun şablonunda görev alan isimlerin sahaya yansıttığı futbol, maçların skorlarına da yansıdı. Bu üçlünün en önemli ismi atmış olduğu goller ve yapmış olduğu asistler ile Fernandes oldu. İlerleyen dönemde forma şansı bulan Oğuzhan'ın da bu süreçte ciddi katkıları oldu. Alttaki tabloda 17 lig maçındaki ortasaha tercihlerini ve maç sonuçlarını görebiliyoruz.
Göze çarpan en önemli istatistik Oğuzhan'ın oynadığı maçlarda yakalanan başarı. Forma giydiği bütün maçlarda Beşiktaş sahadan puan ve puanlarla ayrılmayı bilen ekip olmuş. En yüksek galibiyet oranı da kendisine ait. Bunun dışında oyuncuların gördükleri kartlara baktığımızda ise durum çok daha ilginç. Bu alanda da Veli ve Oğuzhan en çok kart gören isim olarak öne çıkıyorlar. Attıkları gol oranlarına ve asistlere baktığımızda ise Fernandes diğer isimlerin açık arasında önde olduğunu görüyoruz. ( Kayserispor maçında Veli daha uzun süre aldığı için, orta alana onun ismini yazdım ve hesabı da ona göre yaptım.)


Almeida Holosko ve Olcay

Siyah beyazlıların ileri üçlüsünde en çok forma giyen isimler ise Hugo Almeida, Filip Holosko ve Olcay Şahan oldu. Galatasaray maçında Mustafa Pektemek'in sakatlanması ve Erkan Kaş'ın çok fazla şans bulamaması, bütün yükü bu üçlünün taşımasına sebep oldu. Almeida 9 gol 6 asistle en önemli silah olurken, onu 8 gol 4 asistle Holosko takip etti. Olcay ise 5 gol 2 asistle bu ikiliye eşlik etti. Atılan 38 golün 22 adedini bu üç oyuncunun atmış olması, genel tablo itibari ile çok olumlu. Bu rakamlara ulaşılmasında takım halindeki ofansif etkinliğin de önemi büyük.

Eksikler ve Transfer

Bireysel anlamda bakıldığında savunmanın solu Beşiktaş'ın şu an zayıf karnı diyebiliriz. Öncelikle bu bölgeye iyi bir takviye şart diye düşünüyorum. Yerli olarak Türkiye'nin en iyi sol beki İsmail'in sakat olması ve transfer edebilecek ikinci bir ismin olmayışı, Beşiktaş'ı bu bölgeye yabancı bir transfere zorluyor. Hilbert'in zaman zaman baş ağrıtan ama genelde başarılı olduğu ofansif yönü, diğer kanada daha dengeli ve savunma yönü kuvvetli bir isme ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Bu bölgeye bence en uygun alternatif Valencia'da bu sezon forma şansı bulamayan Fransız sol bek Jeremy Mathieu. Kendisini opsiyon hakkı olmak kaydıyla kiralanabilir. Hem güçlü fiziği hem de hızı sayesinde oldukça faydalı olacaktır. Ayrıca duran toplardaki zaafları da giderebilecek donanımlara sahip olması önemli bir avantaj olacaktır. İsmi geçen bir başka futbolcu Ziegler de, yukarıda bahsettiğim denge faktörü yönünden yeterli olabilir.

Sağ bekte alternatifsiz olan Hilbert'in çok rahat sarı kart görmesi sebebiyle ve sezon sonunda ayrılma ihtimalinden ötürü bu bölgeye de bir transfer gerekiyor. Mehmet Akgün'ün sakatlıktan bir türlü kurtulamaması ve ikinci devrenin neler getireceğini kestirmek zor olduğu için, en geç sezon sonu itibariyle buraya iyi bir transfer ihtiyacı var. Şu an Gaziantepspor forması giyen eski Kartal, Serdar Kurtuluş'un yetenek ve tecrübesi itibariyle en uygun yerli isim olduğunu düşünüyorum. Seneye yabancı sayısının 5'e ineceğini de unutmamak gerekir. Antep'te ödemeler konusunda ciddi sorunlar yaşandığı haberlerini okuyoruz. Olası bir transferde ciddi sorun yaşanacağını düşünmüyorum.

En önemli eksikliklerden biri de ileri üçlüdeki oyuncuların alternatifsizlikleri. Holosko, Olcay ve Almeida'nın önemli katkılarına rağmen olası bir ceza ya da sakatlık durumunda, ciddi sorunlar yaşanacağı gerçeği unutulmadan, buraya da her üç bölgede de oynayabilen bir oyuncu transferi gerekiyor. Gerçi sistemde bir değişikliğe gidilecek mi sorusunun cevabını bilmiyoruz. Aybaba sezon başında çift forvetli bir oyun anlayışından bahsetmişti ama şartlar onu 4-3-3'e yöneltti. Eğer sistem değişecekse çizgi oyuncusundan çok, iyi bir yardımcı forvete ihtiyaç var ama aynı oyun sisteminde devam edilecekse aranan oyuncu özelliği net olarak İngilizlerin tabiriyle ''allrounder'' olmak zorunda. Basında ismi geçen Nene çizgide ve yardımcı forvet olarak oynayabilen bir isim olduğu için bu kriterlere uyuyor ama kanatlarda fizik olarak zorlanabilir. Olurda sistem ikili forvet olarak değiştirilirse, Nene bu şekilde çok daha faydalı olur. Mevcut sistemde hem kısa vadede hem uzun vadede daha önce ismi geçen Zarate'nin çok daha faydalı olabileceğini düşünüyorum. Zarate'nin çizgiler dışında, en uçta da forma giyebiliyor olması büyük bir avantaj. Aynı şekilde yardımcı forvet görevini de çok rahat üstlenebilecek yetenekte. Bunun dışında genç olması, uzun vade planların içinde düşünülebilmesi ve Fernandes örneğinde olduğu gibi tekrardan hak ettiği değere kavuşup ilerde maddi anlamda da kazanç getirebileceği için daha olumlu bakıyorum. Bu konuda tekrardan çalışma içinde olunması en güzel haberlerden biri olurdu herhalde.

Uzun vadede giderilmesi gereken iki önemli eksiklikten birisi ise kaleci konusu. McGregor'un genel performansı ve Cenk'in bazı önemli eksiklikleri göz önüne alındığında gelecek sezon için bu bölgeye iyi bir takviye şart. Özellikle rakiplerin kalecilerinin yanında Beşiktaş'ın da puanlar kazandırabilecek kalecilere ihtiyacı var. McGregor son iki maçta bu konuda umut verse de, yine de uzun vadede neler olacağını sene sonu oturup değerlendirmek gerekir.

Diğer eksik ise Oğuzhan ve Fernandes dışındaki yaratıcı orta saha eksikliği. Bu isimlerin olmadığı maçlarda alınan sonuçlar ve rakamlar yukarda detaylıca incelendiğinde de ortaya çıkan net sonuç, bu bölgeye de en geç sezon sonunda bir transferin şart olduğudur. Kalan 17 maçı bu ikilinin tamamlayabileceğini düşündüğüm için, çok acil bir eksiklik olmasa da gelecek sezon için şimdiden bu bölge için de çalışmaların başlaması gerekir. Özellikle yerli bir oyuncunun bu bölgeye takviyesi daha faydalı olacaktır. Antalyaspor'dan Emrah Başşan, Eskişehirspor'dan Alper Potuk, Hamburg'dan Tolgay Arslan, Gladbach'dan Tolga Ciğerci ve hatta İBB'de pek şans bulamayan Taner Yalçın doğru alternatiflerden biri olabilir.

Beşiktaş'ın ilk yarı itibari ile en'lerini değerlendirmek gerekirse ;

En iyi performans: Manuel Fernandes
En kötü performans: Julien Escude
En süpriz: Oğuzhan Özyakup
En şanssız: İsmail Köybaşı
En agresif: Veli Kavlak
En centilmen: Filip Holosko
En güzel atılan gol: Manuel Fernandes (Kasımpaşa)
En güzel yenilen gol: Orhan Gülle (Gaziantepspor)
En güzel asist: Manuel Fernandes (Antalyaspor)
En güzel kurtarış: Allan McGregor (Gençlerbirliği)
En güzel sevinç: Filip Holosko - Gangnam Style (Bursaspor)

2 yorum:

  1. Bu analizi yapan zihnine sağlık kardeşim..

    YanıtlaSil
  2. İyi analiz abi, başarılar dilerim.

    YanıtlaSil