22 Ekim 2012

Bonkör Kartal

Kara Kartal bu hafta kendi sahasında, son 6 maçtır kazanamadığı Trabzonspor ile karşılaştı. En son kazandığı maç Schuster döneminde, Portekiz çetesinin ilk maçlarından biri olan kupa maçıydı. O açıdan Schuster'in tribünde yer alması da bir o kadar ironikti. Kendisini tekrardan görmek, bir çok kişi gibi beni de heyecanlandırdı.

Beşiktaş'ta geçen hafta ceza alan Veli ile sakatlığı bulunan Necip'in olmaması, Hasan ve Oğuzhan adına önemli bir şanstı. Burada başta olmak üzere, her defasında bu çocukların forma giymeleri gerektiğini savunuyorum. Beşiktaş'ın topa hükmetme ve oyuna yön verme konusunda böylesine yetenekli iki oyuncusu varken, yeterince forma bulamamaları oldukça üzücü bir durum. Bu hafta şans bulan Oğuzhan oldu ve oldukça başarılı bir maç çıkardı. Ayrıca hocasının ekran karşısında yeterince koşmuyor diye eleştirdiği genç futbolcu, sahanın en çok koşan ismi oldu.(10.866m) Bunun dışında gösterdiği performans, yaptığı başarılı ofansif katkı ile herkesin takdirini topladı. Aybaba'nın gelecek haftalardaki tercihi umarım hayal kırıklığı yaratmaz.

Siyah beyazlılarda bir başka farklılık ise ilerideki hücum hattındaydı. Sahada Almeida, Batuhan ve Holosko üçlüsü vardı. Almeida sol tarafta, Holosko sağ tarafta, Batuhan ise en uçta yerini aldı. Çizgideki isimlerin kenar-forvet özelliğinden uzak olması ve Almeida'nın merkezde devamlı yanlız kalması böyle bir denemeye yol açtı ama sonuç oldukça başarısız oldu. Kara Kartal ilk 45 dakika boyunca oldukça vasat bir oyun sergiledi ve sonuç olarak devreye 1-0 yenik girdi.

İkinci devrede sahada yokları oynayan ve devre arasında gideceğini düşündüğüm Batuhan'ın yerine, Olcay'ın girmesi ile takım biraz daha toparlandı. Üst üste gelen ataklar sonucunda kazanılan serbest vuruşta, Fernandes başta kaleci Onur'u olmak üzere herkesi şaşırttı ve orta yapmak yerine topu doğrudan kaleye yolladı. Bu sayede skora denge geldi ve Beşiktaş tempoyu arttırmaya çalıştı. 

Kısa süre içinde çok ciddi pozisyonlar yakalandı. Almeida ve Olcay'ın net pozisyonları gol olmayınca, kulübeden oyuna dahil Mehmet Akyüz de gerekli katkıyı sağlayamayınca maç malesef bu şekilde bitti. Son dakikalarda yakalanan baskı ve Olcay'ın son saniyede kaçırdığı pozisyon ise duyguların tavan yaptığı andı. Hakemin düdüğünün ardından, birbirinden habersiz bir şekilde oyuncuların yerlere serilmesi ise istek ve arzu konusunda herkesi mutlu etti.

Maç ile ilgili önemli ayrıntı ise başta Olcay'ın son saniyedeki pozisyonu olmak üzere, kaçan gollerdi. Burada Onur'un başarılı performansı dışında, ciddi anlamda bir bitiricilik noksanlığı göze çarpıyordu. Olcay transfer olduğunda şurada kendisini değerlendirmiştim. Olcay'ın kaçırdığı pozisyonun benzerlerini defalarca yaşamış biri olarak, açıkcası çok şaşırmadım. Aynı şekilde Almeida da bu tarz pozisyonlarda hem Bremen'de hem de Beşiktaş'ta defalarca benzer durumları bizlere yaşattı. Beşiktaş'ın ilerideki oyuncuları, senelerdir olduğu gibi gol yollarında etkisiz ve bitiricilikten uzak. Kale önünde çerçeveyi gördüklerinde net vuruş yapmak konusunda ciddi zorluklar yaşıyorlar. Mustafa Pektemek dışında eldeki oyuncuların hiç birinde de bu yeteneği göremiyoruz malesef. Beşiktaş'ın bu dönemde bir Feyyaz'ı bir Ahmet'i yok. Beşiktaş'ın eksikleri çok olsa da, en önemli eksikliği bu. Sonuç olarak Beşiktaş rakiplerinin puan kaybettiği bu haftada, bonkör davranarak onlara eşlik etti ve beraberlik furyasına katıldı.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder