18 Eylül 2012

Kartal´dan Üçlük!

Beşiktaş milli maç arasından sonraki ilk maçında rakibi Elazığspor karşısında son lig maçına benzer bir performansı sergiledi ve 3 puanı yine 3 golle almayı başardı. Rakibin ligin yeni ekiplerinden olması ve maçın İnönüde olması sebebi ile beklenen aslında galibiyetti. Yine de Elazığspor'un Fenerbahçe'den puan kapmış olması ve Beşiktaş'ın genelde böyle maçlarda puan kaybetmesi acaba bir süpriz olabilir mi diye düşündürüyordu.

Aybaba kazanan 11 bozulmaz demiş ve takımı Karabükspor maçındaki şekli ile sahaya sürmeyi tercih etmişti. Kalede McGregor, geri dörtlüde Uğur, Sivok, Toraman ve Hilbert, orta sahada Veli, Necip ve Fernandes, onların önünde de Olcay, Batuhan ve Holosko vardı. Rakibin oyun planı Beşiktaş'ın maestrosu Fernandes'i yakın markajda tutmak ve oyunu olabildiğince rakip sahada oynamak üzerine kuruluydu. Bu planın kritik isimlerinden Bülent Ertuğrul, oyun boyunca Fernandes'i bir gölge gibi takip edeceğini zaten ilk dakikadan itibaren gösterdi.

Beşiktaş'ın sahadaki öncelikli hedefi ise mücadele ve tempoyu yukarıda tutmak, rakibi hataya zorlamaktı. Rakip takımın önde baskı ile kara kartalı hataya zorlama girişimleri, Beşiktaş'ın ilk dakikalarda oyuna hakim olmasını zorlaştırdı. Beşiktaş orta sahadan oyunu ileri taşımayı başarsa da, ilerde yeterince etkili olamıyordu. Oyunun bu gidişi karşılıklı faullerle kör dövüşüne dönmeye başladı. İki takımda bolca pas hataları yaptı bu süreçte.

Bu kısır mücadele ilk 20 dakikadan sonra siyah beyazlıların ritmini bulması ile bozuldu. İlk olarak Hilbert'in Batuhan'a yolladığı orta, ardından da Fernandes'in Uğur'a verdiği pas sonrası Beşiktaş maçı kazanmayı daha çok istediğini gösterdi. Bu gol girişimlerini Veli'nin isabetsiz şutu ve Fernandes'in direkten dönen topu izledi. Devre bittiğinde etkisiz bir oyun sergileyen Batuhan dışında, oyuncuların genel performansı beklendiği gibiydi. Fernandes'in baskı altında kaldığı dönemlerde, Necip ve Veli'nin ofansif anlamda çok katkı verememeleri de dikkat çeken bir başka ayrıntıydı.


İkinci devreye Beşiktaş beklenen değişiklikle başladı ve sahada Batuhan yerine Almeida vardı. Bu oyun yapısında malesef Beşiktaş'a hiçte uygun olmayan bu iki oyuncu ile çok zorlansa da bir şekilde idare etmek durumunda. Uzun boyları zaman zaman avantaj olsa da, daha atletik ve çabuk bir forvet ihtiyacı göze çarpıyor. Kara kartal ikinci devreye ismine yakışır şekilde baskılı başladı ve kısa süre içinde kornerden Necip'in kafa golüyle öne geçti. Fernandes yine etkili ortası ile klasını göstermeyi başardı.

Beşiktaş kilidi açmıştı artık, daha rahat ve istekli bir futbol sergileyebiliyordu. Üst üste pozisyonlar bulmaya devam etti ve maçı kaybetmeyeceğini net bir şekilde rakibine gösterdi. Eğer bir Anadolu kulübü İstanbul'da bir büyük takımdan puan almak istiyorsa, eşitce mücadeleden çok daha fazlasını sahaya yansıtmak zorunda. Elazığspor bugün maçın her anında bu açıdan Beşiktaş'ın çok gerisinde kaldı. Aybaba'nın da üzerine basa basa belirttiği bu ayrıntı, dakika 90 dahi olsa Beşiktaş'ın skordan bağımsız baskı kurmasını sağlıyor.

Oyun bu şekilde ilerlerken bir serbest vuruşta Fernandes ve Sivok AŞ yine iş başındaydı ve skoru 2-0'a taşımayı başardılar. Maçın bitmesine 30 dakikadan fazla bir süre olmasına rağmen, maçın mutlak hakimi olmayı sürdürdü Beşiktaş. Kısa süre sonra da skoru Hilbert'in Stuttgart günlerini anarcasına attığı golle 3-0 taşımayı başardı. Oyunun geri kalan süresinde de gösterilen performans ve mücadele üst düzeydeydi. Oyuna sonradan dahil olan Oğuzhan ve Erkan Kaş da, en az diğer oyuncular kadar hırslı ve etkiliydi. İlerleyen dönemlerde daha çok şans bulacaklarına eminim.


Kaleci McGregor'a maç boyunca çok iş düşmese de maçın sonlarına doğru Tum'la baş başa kaldığında gösterdiği performans başta olmak üzere, maç genelinde tecrübesi ile güven verdi. Eliyle oyunu başlatmaları, zaman zaman oyunu yavaşlatmayı bilmesi, sıkça stoperlere yaklaşıp oyun içinde kalması çok önemli ayrıntılar. Umarım uzunca bir süre daha Beşiktaş forması altında gol yememeye devam eder. Aynı şekilde attığı golden sonra Necip'in istekli ve cesur oyunu da hem kendisi hem de Beşiktaş adına önemliydi. Her maç daha da parlayan Fernandes için ise söylenebilecek pek bir şey yok. Üzerine düşeni fazlası ile yapmaya devam ediyor.


Maç'a damga vuran bir başka olay ise, kapalı tribün biletlerin pahalı olması yüzünden nerdeyse bom boş kalması oldu. Stadyumun mevcut kalite ve standartlarında kapalı tribüne eğer bu denli yüksek rakamlar isteniyorsa, karşılığı da verilmelidir. Kapalı tribünün ve stadyumun mevcut şartlarında bir iyileştirme de söz konusu olamayacığı için, yönetimin bu fiyat politikasını gözden geçirmesi şarttır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder