7 Haziran 2012

2012 Model Türkiye

Milli takım'ın Avusturya kamp sürecini daha önce burada dile getirmiştim. Oldukça farklı 11'ler ile sahaya çıkmış ve başta Sercan, Tunay, Gökhan Töre gibi gurbetçi oyuncular bolca şans bulmuş ve performansları ile takdir toplamışlardı. Asıl önemli olan maçlar olarak görülen ise Portekiz ve Ukrayna maçlarıydı. Bilindiği üzere bu iki ekipte Euro2012'de yer alıyorlar. Hem bu yüzden, hem de seviye olarak diğer rakiplerimize göre daha iyi olmaları açısından bir nevi kendimizi tartmak anlamında mühim maçlardı.



İlk etaptaki rakibimiz Lizbon'da Portekiz oldu. Makedonya maçında oyuna hakim olsalar da, gol yollarında sonuca gidememişler ve maç başladığı gibi bitmişti. Milli takımda dersine iyi çalışmış olacak ki, geride boş alan bırakmamak için büyük gayret gösterdiler. Maça baskılı başlayan Portekiz oldu. İlk 20 dakika boyunca yoğun bir baskı uyguladılar ama gol gelmedi. Kısa süre sonra milli takım oyuna az biraz ortak olsa da, ibre yine de Portekiz'den yanaydı. Dakika 29'u gösterdiğinde Nani'nin kullandığı korner sonrası Almeida'nın kafa vuruşu direkte patladı. Bu pozisyon açıkcası milli takımı bir şekilde uyandırdı da diyebiliriz. İlk önce Hamit'in kullandığı serbest vuruş sonrası top direkte patladı, kısa süre sonrada kontradan Umut ile durumu 1-0'a getirdi milli takım. Golün ardından yine Almeida ile sahneye çıktı Portekiz. Bekirden kaptığı topun ardından Volkanla baş başa kalan Almeida, geriden gelen Coentrao'ya pas vermeyi seçince bu pozisyondan da gol çıkmadı. Daha sonra Nani sola, Ronaldo sağa geçti. Kısa süre sonra da Moutinho'nun mükemmel ara pasında Ronaldo mutlak pozisyonda Volkan'ın bacak arasından çok şık bir vuruş yaptı ama top az farkla dışarı çıktı.

İkinci devrede ise milli takım daha iyi oynamaya başladı. Önde Burak ve Umut daha baskılı oynayınca Alves ve Pepe topu kullanmakta zorlandılar. Kısa süre sonra da Umut'un baskısında rakip defanstan topu kapan Burak, tekrardan Umut'a oynadı ve Umut tam bir Ligue 1 golü ile skoru 2-0'a getirdi. Burada tekrardan Burak ve Umut ikilisinin birbirlerini ne kadar iyi tamamladıklarını görmüş olduk. Bu gole Nani ile çok çabuk cevap verdi Portekiz. Maç boyunca üçüncü bölgede yapamadıklarını yapıp hızlı paslarla sonuca gittiler. Baskı sürünce bir de penaltı kazandılar ama Volkan başarılı bir şekilde golü engelledi. Karşılıklı değişiklerle taktik savaşına dönen maçı kontrolümüzde tutmayı başardık ve bir gol daha atıp skoru belirledik.



Bu maçta göze çarpan gerektiğinde bir bütün halinde savunma yapabilmek ve çabukca ataklara çıkmaktaki başarımızdı. Mutlak pozisyonlar vermiş olsak dahi pas yapma gayreti ve saha içinde oyuncuların birbirlerıne verdiği destek mühimdi. Burak ile devamlı yer değiştiren Umut kimi zaman sağ bekin kademesine giriyor, kimi zaman gol bölgesinde son adam oluyordu. Aynı şekilde 4-2-3-1'in oyun kurucusu olarak görev yapan Arda'da yeri geliyor Emre ve Mehmet Topal ile beraber savunmaya katkı veriyor ve rakibin ani çıkışlarını engelliyordu. Kısaca herkes sahada birbirine harika bir şekilde destek oluyordu. Ayrıca alınan galibiyette rakibini daha iyi etüd etmiş olan Abdullah Avcı'nın da payı büyüktü. Bunun en güzel örneğini ise zayıf noktamız olan sağ beke Hamit'i koyarak, orta alanda teknik yönden üstün oyunculara karşı ayağına hakim,topu tutma becerisi yüksek Mehmet,Arda ve Emre gibi oyuncuları tercih ederek, ilerde de koşan ve defansı zorlayan isimleri sahaya sürmesi ile gösterdi. Bento ise buna karşı bir hamle olarak Ronaldo'yu zaman zaman sağda değerlendirmek gibi bir seçeneği hiç düşünmedi. İlk devre sonunda kısa süreliğine sağa yaklaşan Ronaldo'nun ne kadar tehlikeli olabileceğini görmüştük oysa. Devamlı Portekiz'in mevcut orta saha anlayışının hızlı ataklara çıkan rakipler karşısında zorlanacağını yazıyorum. Bir benzerini de biz uyguladık Portekiz'e. İstatistiksel anlamda bize çok üstün olmalarına rağmen, sonuca giden ve aklıyla oynayan taraf biz olduk. Bu şekilde Euro2012'de Portekiz'in işi çok zor.



Bu açıdan takım savunması anlamında zaafları olan Portekiz maçından daha çok önemsediğim maç Ukrayna maçıydı. Bu tarz takımlara karşı bütün kulvarlarda çok zorlandığımız bir gerçek. Son maçtan 7 farklı oyuncu ile sahaya çıkmış olsak dahi, sahaya yine aynı oyun anlayışının yansıyor olması çok önemliydi. Kısa süre içinde de Mustafa Pektemek'in harika pasında Caner skoru 1-0'a getirdi. İlk yarı boyunca oyuna hakim taraf milli takım oldu. İkinci devrenin uzunca bir bölümünde de aynı oyun anlayışını sürdürmemiz gerçekten takdir edilesiydi. Nuri,Arda ve Mehmet'in aralarındaki paslaşmalar, Ömer ve Egemen'in uyumu, Mustafa'nın istekli ve arzulu futbolu, Hamit'in duran topları, Gökhan'ın hızlı driblingleri ve top saklamaları, gerçekten bu takım olmuş dedirtti bir çoğumuza. Ukrayna gibi bir takımı da turnuvadan kısa bir süre önce böylesine rahat geçmek gelecek adına umut verdi.



Abdullah Avcı'nın bu süreçte dikkat çeken en önemli özelliği maçlara göre kadro seçimlerinde bulunmasıydı. En ince detayları dahi hesap etmesi, oyuncu gruplarını doğru analiz edip oynatması gerçekten önemli. Umarım bu tutumunu aynı şekilde sürdürür. Kendisinin de söylediği gibi takım ruhundan vazgeçmeyen ve oyun felsfesini bozmayan bir milli takım olma yolunda ilerliyoruz. Bu 15 günlük süreç gelecek adına umut verdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder