17 Haziran 2012

Samet Aybaba



Samet Aybaba Beşiktaşımızın yeni hocası oldu. Öncelikle kendisini tebrik ediyor ve yeni görevinde sonsuz başarılar diliyorum. Hep hayalini kurduğu göreve sonunda gelmiş oldu. Çok çalışıp, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağından hiç şüphem yok.

Kendisi ile bundan seneler önce lise yıllarımda okulumda verdiği bir seminerde tanıma fırsatım olmuştu. Beşiktaşlılığı bu derece özümsemiş, ciddi anlamda insanların kafasındaki Beşiktaşlı modeline uyan insan budur demiştim kendi kendime. O günden beri severim kendisini. Çalıştığı takımlarda diğer Beşiktaşlı hocalar gibi hep başarılı olmasını istemişimdir. 

Sürecin neresinden başlayacağımı bilmiyorum açıkcası. İlk olarak İbrahim Altınsay'ın fahri üye olarak futbol komitesine dahil edilmesi ile başlayabiliriz. Kendisini yazılarından, nadiren gördüğümüz ekranlardan tanıyor ve genelde de takdir ediyordum. Bu açıdan böyle bir tercihin takıma katkı sağlayacağını düşünmüştüm. Süreç çok farklı bir noktaya doğru ilerledi ve İbrahim bey'in istifası ile son buldu. Altınsay giderken; başkan ve yönetim tek başına karar aldı, ayrılmaktan başka çare yoktu açıklamasında bulundu.

Kendisi daha sonra yapılan açıklamalarından anladığımız üzere yirmi kişilik bir teknik direktör listesi hazırlamış ve listenin içinde de farklı ülkelerden bir çok isim varmış. Yönetim bu isimlerin hiç biri ile ilgilenmemiş. Durum böyle olunca ve ibre Denizli ile Aybaba isimlerine dönünce istifa kararı almış. Doğru bir davranış mıdır? Bende olsam böyle yapardım diye düşünüyorum. Siz eğer birini bize yeni yapılanmada destek ver diye ekibe dahil ediyorsanız ama onun fikirlerini umursamıyorsanız, bu yanlıştır.

Bu süreçte en can alıcı cümleler bundan iki gün önce o zaman neden röportaj verdiğine anlam veremediğim ama şimdi durumun ilerlemesi ile daha iyi bir şekilde anladığım sayın başkan'ın lig tv'de söyledikleriydi. Denizli ile igili olarak; hoca hedefler içinde olmak istiyor ama biz bunu sağlayamayızdık dedi. Denizli mevcut kadronun önemli bir kısmını elde tutup, bir iki transfer ile devam etmek istedi ama yönetim bu şartları sağlayamayacağını düşünerek kabul etmedi. Mevcut durumun ne derece kötü olduğunu yakından takip eden biri olarak bu fikire özünde karşı değilim. Beşiktaş'ın durumu malesef bu paraları kaldıracak durumda değil. Ama asla da hedefsiz kalamaz Beşiktaş. Beşiktaş elbette ufak bütçelerle de başarılı olabilir ama bu sadece doğru tercihlerle sağlanır. Bunun içinde ciddi emek ve zaman harcamak gerekir.

Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra da Samet Aybaba resmileşti. Görüşülen isimler arasında şart sunmayan tek isim olması yönetici cephesinden bakıldığında avantaj olsa da 'zirveye oynayacak' bir Beşiktaş vaad etmesi insanların kafasında soru işaretleri yaratmaya yeterli oluyor. Zira Beşiktaş hep zirveye oynar.

Beşiktaş yönetimi tercihlerini neye göre yapıyor bilmiyorum. Futbolu yöneten iş adamlarının varlığından da rahatsız olan bir kişi olarak, sürecin sonunu iyi görmüyorum. Kariyerinde uzun senelerdir hiç bir başarısı olmayan, hatta istikrar kelimesi ile uzaktan,yakından alakası olmadığını düşündüğüm Samet Aybaba'nın bu süreçte takımın başına teknik direktör olarak getirilmesinin mantığını çözmüş değilim.

Öncelikli olarak Samet Aybaba kariyerinin hiç bir döneminde istikrar sağlayamamış birisidir. Gittiği takımların nerdeyse hepsinde en fazla 1 sene çalışmış olması, işler zora girdiğinde bırakıp gitmesi en önemli handikap olarak karşımıza çıkıyor. Zaten bu yüzden de son dönemlerde anadolu takımları dahi şans vermiyor bu tarz hocalara. Bunun birinci sebebi de istikrar faktörü. O açıdan Aybaba, Bulak, Bakkal, Kurtar gibi isimler artık süper lig seviyesinde en fazla acil durum opsiyonu olabiliyorlar. Bunun yanı sıra Aybaba'ya nedenini hala çözemediğim tepkili bir taraftar kitlesinin varlığı da ciddi bir sorun olacaktır. Önümüzdeki zorlu sezonda başarıdan uzak süreçte gereken tepkiler, olması gerektiğinden çok daha çabuk olacaktır. Bu seçim yaparken göz ardı edilse bile futbolun gerçekleri ortadadır. Bunun doğru veya yanlış olmasından çok Beşiktaş özelinde bakmak gerekir olaya. Yönetim ne kadar dik duracak kararında bunu zaman gösterecek. Bunlardan bağımsız olarak Samet Aybaba'nın zor bela ligde kaldığı Gençlerbirliği döneminden beri aktif olmaması, işin dışında kalması da bir başka eksisi.

Samet Aybaba gençlere verdiği şans sebebi ile tanınır. Mesela Volkan Şen, Soner Aydoğdu gibi bir çok isim onun öncülüğünde giymiştir a takım formasını. Bunu Beşiktaş daha farklı bir şekilde değerlendirmeliydi. Sahada oynanan bir tane oyun olsa da, herkesin sahaya bakışı farklıdır, sahada gördükleri farklıdır. Samet Aybaba'nın da en önemli özelliği bu tarz oyuncuları gözlemidir. Beşiktaş eğer profosyonel bir yapılanmaya gitmiş olsaydı, oyuncu takip ekibi için bir numaralı adayım olurdu. Hocalığını başarılı bulmasam da, bu konuda başarılı olacağına inancım oldukça yüksektir.

Yönetimin stratejik bir hata yaptığını düşünüyorum. Camia olarak toparlanma sürecinde herkesin bir olması gereken bir ortamda yönetim tercihini yabancıdan yana kullanmalıydı. Tamam belki bu mali dönemde bir Van Gaal, Benitez, Rangnick gelmiyor olabilir ama düşük bütçelerle büyük işler başarmış hocalarda var Avrupa'da. Buna en güzel örnek Robin Dutt mesela. Freiburg ile başarılı döneminde aldığı brüt para Samet hoca'nın Beşiktaş'ta alacağından yarısına bile denk gelmiyor. O dönem elindeki kadronun maliyetinin 13-14 milyon euro, transfer bütçesinin de 1 milyon euro civarı olduğunu da hatırlatmak isterim.

Dutt her hangi bir hoca da değildir üstelik. Köln spor akamdemisini 1.4 ile bitiren ve döneminin en başarılı öğrencisi olmayı başarmış bir isimdir. Kendisi ismi daha önce de gündeme gelen Rangnick ekolünün temsilcilerinden biridir ayrıca. Çalıştığı takımlarda da uzun vadede iyi işler yapabildiğini kanıtlamıştır. Bayer Leverkusende başarısız olup, şu anda boşta olmasını Beşiktaş fırsata dönüştürebilirdi ama yapmadılar. Dutt ismi çok önemli değil aslında, bu tarz bir hamle çok daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Burda bahsetmek istediğim mentalitedir. Beşiktaş'ın ihtiyacı olan yeni bir heyecandı. Yabancı bir hocayı bugün getirmiyorsanız, asla getirmemelisiniz zaten. Yeniden yapılanmadan bahsediliyorsa bu işi temelinden ele almak gerekir. Sizden hiç bir sportif başarı beklenmiyorsa, şampiyonluk telafuz dahi edilmiyorsa, bundan daha uygun bir ortam olamazdı böyle bir hoca için. İlerde bütçe düzelince getiririm diyorsanız, fena halde yanılırsınız. O günün şartlarındaki bir yabancı hocadan beklenti ile bugün getirilecek hocadan beklenti aynı olmaz. Bu açıdan bakıldığında ve yukarda da bahsettiğim sebeplerden ötürü Samet Aybaba doğru bir tercih olmadı.

Peki durum bu derece karamsar mı? Plan,proje,hedef bu konularda tamamen bir belirsizlik hakim. Önce yönetimin, hocanın ve ekibinin hedefin ne olduğu konusunda iyice düşünüp karar vermesi gerekiyor. Bunun dışında Samet Aybaba'nın bu takıma yapabileceği en büyük katkı ise Muhammet Demirci, Burak Kaplan, Oğuzhan Özyakup gibi genç oyuncular üzerinden bir takım kurması olur. Aybaba kendi felsefesine ihanet etmez ve bahsettiğim şekilde bu yetenekli isimlere şans verirse, en azından geleceğin Beşiktaş'ı için umut besleyebiliriz.

Bunun dışında başta basında olmak üzere bir çok yerde okuduklarımdan, bugün Ömer Güvenç ile yaptığı röportajdan yola çıkarak Samet Aybaba ile daha önceden anlaşılmış olduğu fikri akıllarda soru işaretleri de bırakmadı değil. Eski dönemde buna benzer bir olayı kimse itiraf etmese de Bernd Schuster'le yaşadığımız için olmaz öyle şey de diyemiyoruz. Bu sürecin içinde bazı yöneticilerimizin en başından beri Samet hoca için kulis yapması, zamanla Altınsay'ın dışlanması ve devre dışı bırakılması, Aybaba'nın aylar önce yaptığı açıklamalar bu ihtimalleri güçlendiriyor malesef.

Bir başka rahatsızlık duyduğum konu ise futbolun idaresinin futbolun içinden gelmeyen kişiler tarafından yönetiliyor olmasıdır. Bu yüzden yöneticilerin acemilikleri, işleyişi kavrayabilmeleri ciddi bir süre istemektedir. Bu yüzen bu acemiliklerin bedelini kurumlar çekmektedir. Umarım başkan seçimlerden önce bahsettiği gibi bu olaya en kısa sürede hayat verir. Beşiktaş için yapılabilecek en önemli hamle kesinlikle bu olacaktır. Yangın sönecekse bu şekilde söner.

Ayrıca gelirlerin düşmemesi adına sportif başarının ne denli önemli olduğu gerçeğini de yok saymak, Beşiktaş'a çok ciddi zararlar verir. Özellikle gelirlerin çoğuna el konulmuş durumdayken, Avrupa'da da mücadele etmiyorsak, sahada alınacak her 3 puan altın değerindedir ve borçları azaltmanın tek ve en doğru olan yolu da budur. Onun için bu savaşta yeni komutan Samet hoca'ya büyük görev düşmektedir.






1 yorum:

  1. "Yeniden yapılanmadan bahsediliyorsa bu işi temelinden ele almak gerekir. Sizden hiç bir sportif başarı beklenmiyorsa, şampiyonluk telafuz dahi edilmiyorsa, bundan daha uygun bir ortam olamazdı böyle bir hoca için. "

    Kırılma noktası buydu bu sürecin bence de.

    YanıtlaSil