Atletico Madrid ve Atletico Bilbao bugün Uefa Kupası
finalinde karşı karşıya geldiler. Her iki takımda turnuva boyunca finali hak
ettiklerini defalarca ispat ettiler. Atletico Bilbao başta Manchester United
olmak üzere Schalke, PSG, Sporting Lizbon gibi takımları yenerken, Atletico Madrid
ise Lazio,Hannover,Valencia ve Beşiktaş gibi takımları yenmişti.
Burada daha ilginç olan bir ayrıntı ise Atletico Madrid’in
genel performansıydı. Final maçına kadar oynadıkları 18 maçta sadece bir kere
deplasmanda Udinese’ye yenildiler. Kalan maçlarda attıkları gollerle ve
futbolları ile turnuvanın ofansif anlamda en tehlikeli takımı olmayı
başardılar.
İşler bu sezon ligde tam istedikleri gibi gitmeyince
teknik direktörlüğe Manzano’nun yerine Diego Simeone getirildi. Manzano ile
zaman zaman iyi oynasalarda kendilerini Diego Simeone ile buldular. Simeone ileri
uçta çok güçlü ama geriye dönüşlerde ciddi sıkıntılar yaşayan Madrid’i takım
kimliğine sokmayı başardı.
Bilbao’da ise en önemli faktör Marcelo Bielso nam-ı değer
El Loco’nun varlığıydı. Bilbao’ya gelişi ile resmen takımın kimliğini
değiştirdi. Kadrosunda hiç bir yabancı oyuncu bulunmayan, tamamı Bask
kökenlilerden oluşan yıldız diyebileceğimiz 2-3 futbolcusu dışında sokakta görsek
tanımayacağımız futbolcularla harika bir Uefa performansı sergilediler. Eldeki
malzemeden en iyisini çıkarmayı başardı.
Bu maçın bir başka ilginç öyküsü ise bu iki takımın bir
zamanlar aynı çatı altında mücadele eden ekipler olmasıydı. Zamanında
Madridlilerin de beraber forma giydiği Atletico Bilbao ülkenin en başarılı
takımlarından biridir. Sene 1903’de, takımın Bilbao’lu kısmı Copa Del Rey’e
Madridli dostlarından habersiz katılırlar ve şampiyon olurlar. Buna çok
sinirlenen Madridliler yeni takım kurmak isterler ve Atletico Madrid’i
kurarlar. Logolarındaki benzerlikte buradan gelir.
Kadrolara bakıldığında favori Atletico Madrid olsa da
maçın kolay geçmeyeceği izlenimi veriyordu. Sonuçta rakipleri çıldırtan bir
Lorente,Munain ve Marcos sahadaydı.
Maça Atletico Madrid her zaman olduğu gibi
inanılmaz derecede baskılı ve hırslı başladı. Çok geçmeden de, dakika 7’yi
gösterdiğinde Madrid’in gol makinesi Radamel Falcao sahneye çıktı. Aynı
oyunlarda atılan goller gibi çok şık bir vuruşla takımını öne geçirmeyi
başardı. Bilbao bu kısa şokun ardından oyuna tutunmaya çalışsa da istedikleri
pozisyonları yakalayamadı. Dakika 34’ü gösterdiğinde
sahneye Arda’nın pasında çıkan isim yine Falcao oldu. Rakibini bilek
hareketleri ile şaşırttı ve harika bir vuruşla skoru 2-0’a getirdi. Bu Falcao’nun
aynı zamanda 29. Avrupa Ligi maçında attığı 29. gol oluyordu. İlk devre bu
şekilde bitti.
İkinci devreye El-Loco, Ituraspe yerine daha iyi top
kullanan İ.Perez’i, sol tarafada Aurtenetxe
yerine daha ofansif bir oyuncu olan İbai Gomez’i aldı. Bilbao sahada beklenen
etkiyi yinede gösteremeyince, Bielsa 63’de oyuna Ander yerine Toquero’yu aldı.
Bundan sonra Madrid geri çekildi ve rakibinin gelmesini bekledi. Bu süreçte
Bilbao bir çok fırsat yakalasa da sonuca gidemedi. Simeone ise bir dönem Arjantin
milli takımından hocası olan Bielsa’ya karşı kadrosunu bozmadı. Sonuçta ciddi
anlamda bir tehlike yoktu ve sahadaki bütün oyuncular maksimum performans
sergiliyorlardı. Dakikalar ilerler ve Bilbao baskısını arttırırken Atletico
Madrid en iyi yaptığı işlerden biri olan kontra atakta Diego’nun bireysel
çabaları ile skoru 85’de 3-0’a getirdi ve maçın sonucunu belirledi.
Atletico Madrid 1 senelik aranın ardından yep yeni yüzü
ile tekrardan kupayı kazanmayı başardı ve Beşiktaş tekrardan şampiyon olan
takıma elenmiş oldu. Arda Turanda ilk sezonunda bir Avrupa kupası ile tanışmış
oldu.
2009/2010 Final Kadrosu
De Gea (Manu) – Ujfalusi (Galatasaray) – Perea –
Dominguez – Lopez - Paulo – Raul Garcia (Osasuna) – Simao (Beşiktaş) – Reyes
(FC Sevilla) – Forlan (İnter) – Aguero (M.City)
2011/2012 Final Kadrosu
Courtois – Godin – Miranda - Filipe – Juanfran – Gabi - Mario Suarez – Arda – Adrian – Diego - Falcao
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder